“Bir kere terceme-i hâli yazılacak olan âdemin en mühim ahvâlinden en ehemmiyyetsiz ef‘âline kadar ıttılâ‘ hâsıl etmek o âdemin havâss-ı rûhiyyesini kemâl-i vukūf ile tedkîk eylemek lâzım gelir. Şurût-ı sâire, bu aslın fürû‘u mesâbesinde olduğu için ondan bahse hâcet yoktur.
Hâlbuki bir zâtın havâss-ı rûhiyye ve ahvâl-i umûmiyyesini tetebbu‘ etmek için onun hayâtına iştirâk eylemek lâzımdır. Meclisine dâhil ve musâhabatına nâil olduğumuz zevâtın -hayâtına iştirâk derecesinde- husûsi ...